Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Song for Marion (Unfinished Song) (2012)

Resim
Bir saate yakin oturdum internette, eskiden izledigim bir filmin adini hatirlamaya calistim. Evet hala da hatirliyamadim diye basladim yaziya ama inat edip bir saatten fazla arayinca bulunuyormus. Neden ise filmin original adi ile gosterim adi farkli. Ben gosterim adini hic duymamis yada hatirlamadigim icin aramak cok uzun surdu. Boyle de bir inatci tarafim var. Kafama taktigim seyi mutlaka yapmak gibi bir takintim var.  Elbette bu her zaman mumkun degil ama onemli olan neyi istediğiniz. Size biraz filmi anlatacagim bu yazida, hikaye kucuk bir ingiliz kasabasinda geciyor. Boyle kasabalarda cok fazka bir hareket de yoktur, bizim anadolu illeri hatirlatir bana hep nedense, hemen her kez birbirini taniyor. Cok sevmeseler de birbirlerini, beraberce yasayip gidiyorlar iste. Mario Arthur yasli emekli bir cift. Ama Arthur sondece aksi, hic kimse ile konusmayan surekli somurtan bir tip. Mario da kasabada her kez tarafindan sevilen bir kadin. Neden ise film cok basit son derece ucuz bir mali

Çene düşüklüğü ile çok yazı yazma arasındaki ilişki

Resim
Eskiden ben çok az konuşan, çok sakin sessiz biriydim. Arkadaşlarım mesela telefonla beni aramayı hiç istemezlerdi, telefon para yazıyor ve sen hiç konuşmuyorsun derlerdi.  Ne oldu peki?  Kafamı çok sert bir şekilde çarptım. Buna ihtiyacım olduğunu da düşünürdüm önceleri. Lakin bu çarpma kısmını doğru ayarlamak oldukça zor. Beni hiç beklemediğim bir anda yakaladı; 1999 yılının sonuna doğru çok ciddi bir trafik kazası geçirdim. Sanırım beklediğim çarpışma gerçekleşmişti ve kafamı o kadar sert vurmuştum ki ciddi bir beyin kanaması geçirmişim. Bu kazanın hemen sonrası yoğun bakımdayken ilk üç - dört gün sadece İngilizce konuşmuşum. Sonrasında da -yaklaşık 30 günlük bir süre içinde- kim olduğumu hatırlayamamışım. Yabancı dil konuşmam çok doğalmış aslında. Hatta hiç tek kelime Fransızca bilmediği halde  Fransızca  konuşanlar bile varmı ş  bu dönem sürecinde. Doğrusu bu ilginç olurdu... Hatta kendini iyi hissettiğinde de Fransızca konuşmaya devam edebiliyorsan harika bile olurd

Sarah's key, anlatmadiginiz hikayeler sizin degildir,

Resim
Gecenlerde izledim Sarah's Key'i. izledim yeniden,  Geçenlerde yeniden izledim Sarah's Key'i... Yazımın başında izlemek isteyenler için filmin linkini de ekliyorum aklımdayken;  http://www.imdb.com/title/ tt1668200/ Filmin başrolünü Kristin Scott Thomas oynuyor. Aslında İngiliz olmasına rağmen Fransızca'yı ana dili gibi konuşuyor, doğrusu Fransızların sahiplenebilecegi kadar da iyi bir aksanı var. İngiliz Patient ve 4 Düğün 4 Cenaze filmlerinden hatırlayacaksınızdır Kristine'i. Bence bu filmdeki performansı çok başarılı, hatta en başarılı performansı bile olabilir.  Bu filmi daha önce blogumda anlatmıştım, ama doğru bulmuyorum blogda film anlatmayı. O yüzden film hakkında cok kisa bilgi verip neden filmi çok sevdiğimi anlatmak istedim.  Kristin, günümüzde çok da satmayan bir magazinde yazarlık yapıyor. Eşi Paris'te ailesinden kalma bir evi restore edip orada yaşamayı planlıyor ve aslında çok uzun zamandır takip ettiği bi