Song for Marion (Unfinished Song) (2012)

Bir saate yakin oturdum internette, eskiden izledigim bir filmin adini hatirlamaya calistim. Evet hala da hatirliyamadim diye basladim yaziya ama inat edip bir saatten fazla arayinca bulunuyormus. Neden ise filmin original adi ile gosterim adi farkli. Ben gosterim adini hic duymamis yada hatirlamadigim icin aramak cok uzun surdu. Boyle de bir inatci tarafim var. Kafama taktigim seyi mutlaka yapmak gibi bir takintim var.  Elbette bu her zaman mumkun degil ama onemli olan neyi istediğiniz.

Size biraz filmi anlatacagim bu yazida, hikaye kucuk bir ingiliz kasabasinda geciyor. Boyle kasabalarda cok fazka bir hareket de yoktur, bizim anadolu illeri hatirlatir bana hep nedense, hemen her kez birbirini taniyor. Cok sevmeseler de birbirlerini, beraberce yasayip gidiyorlar iste. Mario Arthur yasli emekli bir cift. Ama Arthur sondece aksi, hic kimse ile konusmayan surekli somurtan bir tip. Mario da kasabada her kez tarafindan sevilen bir kadin. Neden ise film cok basit son derece ucuz bir maliyet ile cekilmis olmasina ragmen inanilmayacak kadar etkileyici. Beni etkileyen kismi da bu zaten yani iyi bir oyuncu kadronuz ve konu iyi ise film cenmek ve başarılı bir iş yapmak çok da zor bir şey değil. Yada kucuk bir butce ile yaptiginiz film ile sonderece etkileyici olmak mumkun. Bu film bence bunun için iyi bir örnek, ama dağıtıp reklamını yapmak ayrı bir dava tabii. Film eleştirmenleri ve sinema film dagitimi tamamen ayrı bir siyaset ve ekonomi tartışma konusu.

Filmde, Mario emekliler arasinda bir koro kuruyor. Genc bir orkestra sefleri var ve hic birisi daha once sarki soylememis.  Aslinda daha cok birlikte iyi vakit gecirmek icin yapilan bir etkinlik. Malesef Mario kanser hastasi ve bir sure sonra oluyor. Arthur hayata tek basina devam etmek zorunda kaliyor.

Mario filmin hemen hemen baslarinda oluyor. Bu beni dogrusu cok sasirtmis idi. Lakin film Arthur ve muzik ogretmeni arasinda devam ediyor. Aralarinda son derece iyi bir iliski kuruluyor. Doğrusu son derece inatçı, aksi, ve tartışmaya girmek yerine sussup kaçan birisi ile son derece mutlu, yaşam dolu, genç bir kadın arasında oluşan bağ, doğrusu çok iyi yakalanmış. İlginç tezat şeyler birbirini çekiyor mu demeli yorumu size bırakıyorum. Sonucta muzik ogretmeni, esini kaybetmenin verdigi uzuntuyu gordugu icin Arthur u Mario nun belki de son istegi olan koroya katilmasini ister. Olaylar oyle gelisir. Filmin daha fazla detayina girip de sizin izleme zevkinizi oldurmek istemiyorum.

Bu film bana cok eskiden tanidigim birisini hatirlatti. Aynur teyzemi. Teyze diyorum aslinda, ama babamin amacasi oglunun esi. Cocuk iken surekli ayni yazliga giderdik. AynurTeyze de ben yasdaki diger kuzenleri toplar, bir de bizim ile konuşur. Konuşmalarının sonunda da o büyük kahkahasini ekletdi. Bizde surekli onun pesinden dolasir ne derse de yapardık. Neden ise Aynur teyze ile Marion arasinda cok buyuk bir benzerlik kurdum daha izledigim o anda. Inanin, Mario oldu benim gozumden yaslar akmaya basladi ta ki filmin sonuna kadar.

Yanimda onumde oturanlar bana donup baktiklarinda inanin o kadar kotu idim ki birisi bana bir pecete bile verdi, gulmeyin cidden o tarihlerde sanirim Aynur Teyzeyi de yeni kaybetmistik. Cok zor oluyor insanin sevdigi kisileri uzakta iken kaybetmesi. Hani yasiyorsunuz pek cok seyi, alisiyorsunuz yemeklere, soguk insanlara, bayramlarda calismaya , sevdiklerinizi ozlemeye. Ama sevdiginiz kisiyi kaybedince ve uzaktaysaniz bu cok aci oluyor. Su an bunlari yazar iken de durum degismedi dogrusu. Acı şey insanları kaybetmek. O yüzden çok kızıyorum, insanı basit gören politikacılardan, savaş savunan kişilerden. O insanlar insanlıktan uzak benim için.

Peki bu gun bu filme nereden dondum? Aynur teyzemin iki cocugu var, bir erkek bir kiz. Hadi olmaya oldu yazayim isimlerini Nihal ve Armagan. Nihal benden uc yas buyuktur. Dogrusu Nihal abla guzelligini ve resme olan yetenegini annesinden almis. Dunyalar tatlisidir. Nihal abla ile cok iyi anlasirim ama bir suredir cok keyifsiz. Arthur abi pardon Dogan abi nin sagligi pek iyi degil bu aralar ve bu onu cok mutsuz ediyor.

Oyle bir zamanda yasiyoruz ki, teknoloji cok ileri tip da pek cok sey tedavi ediliyor ama yaslilik ve onun getirdigi sorunlar malesef tibbin en az ilerliyen kisimlarindan biri. Dolayisi ile insanlar hem yaslaniyor hemde yakinlari ile olan ilgi ve ihtiyaclari artiyor.

Nihal ablacim, biliyorum buraya pek de icini rahatlatacak seyler yazmadim. Keske elimde olsada yazabilsem. Ama yok, yazamiyorum ki hic bisi. Sadece yalniz olmadigini ve seni dusundugumu soylemek istedim. Bazen eylemler de tukeniyor boyle, Yapacak hic bir sey kalmiyor. Ama seni seviyorum sevgili Nihal, lutfen kendine iyi bak. Kendini yipratma, cunku bir noktradan sonra insan elinden gelen gelen hic bir sey yok yapabilecegi, yasamaktan baska.

Ek:
Dogrusu bu yaziyi duzenleyip yeniden yayinladim. Bu su an okudugunuz ikinci hali. Neden ise degistirmek istedim yaziyi. Bu film izledigim ve beni en cok aglatan filmlerin listesini yapsam sanirim bas sirada yer alir. Normalda ben hic sulu goz birisi de degilimdir. Saka gibi ama kendimi duygusal olarak da gormez idim. Sanirim degisiyorum. Umarim bu filmi izlersiniz, sevgiyle kalin.


Bu yaziya bu filmin tanitim filmini eklemek istedim, fotograf eklemeye gerek durmuyorum bu film icin.


Filmin IMDb linki de burada, http://www.imdb.com/title/tt1047011/?ref_=nv_sr_1


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dismaland Banksy

Çene düşüklüğü ile çok yazı yazma arasındaki ilişki

eğitimde ölçme ve değerlendirme